CHP Sözcüsü Deniz Yücel: Etki ajanlığı düzenlemesi AKP’nin otoriteleşme dönemini başlatacak
(ANKARA) – CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “9’uncu Yargı Paketi’nde yer alması beklenen ‘etki ajanlığı’ düzenlemesi yasalaşırsa AKP’ye yönelik getirilen bütün eleştiriler, bu yasa kapsamında yargılanabilecek. Böylece hak arama hürriyeti ajanlık kapsamına alınacak. Eleştirilmez ve dokunulmaz olacaklar. Etki ajanlığı düzenlemesinin yasalaşması demek, AKP’nin yepyeni bir otoriteleşme dönemini başlatması demek. Anlaşılan AKP seçim yenilgisinden zerre gram ders çıkarmamış” dedi.
9’uncu Yargı Paketi taslağına göre, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 339’uncu maddesinden sonra gelmek üzere, kamuoyunda “etki ajanlığı suçu” olarak bilinen suç tanımı “diğer faaliyetler” başlığıyla yer aldı.
Buna göre, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hapis cezası ile cezalandırılacak.
CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, söz konusu düzenlemeye ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yücel’in açıklaması şöyle:
“9’uncu Yargı Paketi’nde yer alması beklenen ‘etki ajanlığı’ düzenlemesi yasalaşırsa AKP’ye yönelik getirilen bütün eleştiriler, bu yasa kapsamında yargılanabilecek. Mesela artık kimse İsrail ile ticareti eleştiremeyecek. Hiç kimse insan hakları ihlallerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyamayacak. Böylece hak arama hürriyeti ajanlık kapsamına alınacak. Eleştirilmez ve dokunulmaz olacaklar. Etki ajanlığı düzenlemesinin yasalaşması demek, AKP’nin yepyeni bir otoriteleşme dönemini başlatması demek. Anlaşılan AKP seçim yenilgisinden zerre gram ders çıkarmamış. Kısıtlayıcı ve kutuplaştırıcı AKP iktidarına yerel seçimlerde vatandaş sarı kart göstermişti. AKP ‘ders almıyorum’ ısrarıyla bu şekilde devam ederse ilk genel seçimlerde kırmızı kartı görecek.
” Gürcistan’da protestolar günlerdir devam ediyor”
Etki ajanlığı yasası olarak da bilinen ve Gürcistan’daki sivil toplum kuruluşlarının finansmanını hedef alan ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ konulu yasa tasarısına karşı Gürcistan’da günlerdir protestolar devam ediyor. Binlerce insan Tiflis’te bu yasayı protesto ediyor. Çünkü özgürlüklerini elinden alan bir yasa olduklarının farkındalar. Bunun farkında olmak için hukukçu olmaya gerek yok. Muhalif tüm söylemler, muhalefetin her eleştirisi bu yasa kapsamına rahatlıkla alınabilir. AKP hükümetine yönelik tüm eleştirileri, Türkiye aleyhine diyerek bu yasa kapsamına alacaklar. Gürcistan Cumhurbaşkanı, bu yasayı özü ve ruhu itibarıyla Rusya’ya özgü buldu, Gürcistan yasasına ve Avrupa standartlarına aykırı olduğu gerekçesiyle veto etti. Ancak parlamenter sistemden, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçen Türkiye, tek adam rejimiyle yönetilen bir ülke olduğu için veto etme yetkisi bir yana dursun, saraydan hazırlanan düzenlemelerin dayatılmasıyla karşı karşıya kalmakta.
“Korku iklimi yaratacak bu düzenlemenin karşısında, ifade özgürlüğünün yanındayız”
Bu yasayla birçok sivil toplum kuruluşu, aktivist de artık tehlike altında ve ajanlık kapsamında faaliyetler yürüttüğü iddia edilebilecek. Soyut, kapsamı belirsiz ve ihtiyaç halinde başvurulabilecek bir yasa özelliğine sahip bu düzenlemeyle sözde ‘Türkiye’nin çıkarlarını koruyoruz’ adı altında, sivil toplum kuruluşlarının söylemleri, basın yayın organları ve hatta muhalefet partilerinin her türlü iktidara yönelik eleştirileri de yasa kapsamında etki ajanlığı olarak değerlendirilebilecek. Toplumsal huzur ve güven ortamını bitiren, muhalif her düşüncenin makul şüphe sayılacağı, toplum içinde kuşku ve korku iklimi yaratacak olan bu tehlikeli düzenlemenin tam karşısında, ifade özgürlüğünün de yanındayız.
“İktidarın duyulmasını istemediği her türlü düzenleme ve uygulamayı duyuranlar ajan ilan edilecek”
Bu düzenleme, baskıcı uygulamaları arttıran bir düzenleme olacak. Taslağın bu haliyle yasalaşması durumunda, sosyal medya üzerinden hükümete yönelik eleştirilerde bulunmak imkansız hale gelecek. Ülkemizdeki mülteci akınını dile getirmek, kaçak ve sığınmacıların nüfusundan bahsetmek dahi imkansız hale gelecek. Böylece ülkemize yönelik mülteci akını, Türk halkından gizlenebilecek. Aslında bu yasa işte tam da bu yüzden ‘ihtiyaç halinde başvurulabilecek’ bir yasa niteliğinde. İktidarın duyulmasını istemediği her türlü düzenleme ve uygulamayı duyuranlar ajan ilan edilecek. Hem halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanacak hem de ifade özgürlüğü gasp edilecek.
“Bu yasa, Anayasa’ya aykırıdır”
Kanun yapma tekniğine, ceza hukukunun temel prensiplerine, Anayasa’da teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlere de aykırı olan bu düzenlemeye benzer düzenlemeler geçmişte de yapılmaya çalışıldı. Geçmişte buna benzer düzenlemeler Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edildi. Ancak AKP ısrarla meclisteki çoğunluğuna güvenerek AYM kararlarına aykırı düzenlemeleri meclise getirmeye devam ediyor. Bu yasa; Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine, 11. maddesindeki Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine, 13. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması, 25. maddesindeki düşünce ve kanaat hürriyetine, 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine, 28. maddesindeki basın hürriyetine aykırıdır.”