Biçer Karaca’dan Gezi Davası ve 1 Mayıs tutuklularına ziyaret: Can Atalay’a söz verdim, deprem kayıpları için mücadele edeceğim
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Gezi Davası ve 1 Mayıs tutuklularına İstanbul’daki Marmara ve Bakırköy Cezaevi’nde ziyaret etti. Karaca, ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada eski TİP Hatay Milletvekili Can Atalay‘a deprem kayıplarının bulunması konusunda söz verdiğini belirterek, “Hatay halkının milletvekili olan, Hatay’ın iradesiyle milletvekili olan Can Atalay, özellikle Hatay’da ve 11 ilimizde meydana gelen depremde, yaşanan felaket sonrasındaki kayıp yurttaşlarımız için bir mücadele başlattığını, sürekli gündeme getirdiğini ifade etti. Ben de ona orada söz verdim. Hatay’a gideceğim. Diğer illerle birlikte bu kayıpların bulunması için kayıp yakınlarının yanında olacağım” iadelerini kullandı.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Gezi Davası kapsamında tutuklanan iş insanı Osman Kavala’yı, Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ı, şehir plancısı Tayfun Kahraman’ı, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyen ve sonrasında tutuklanan Umut Kabaklı’yı Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nde; diğer Gezi tutukluları, film yapımcısı Çiğdem Mater ile belgeselci Mine Özerden’i Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde ziyaret etti.
Karaca, ziyaretleri sonrasında Bakırköy’deki cezaevi önünde açıklama yaptı. Ziyaret ettiği isimlerin selamlarını ileten Karaca, şunları söyledi:
“Öncelikle ifade etmek isterim ki, umutları dipdiri. Adaletin mutlaka bir gün gereğinin yerine geleceği ve özgürlükte buluşacağımıza ilişkin inançları dipdiri duruyor. Moralleri çok iyi ve herkese çok sevgi ve selamlarını ilettiler. Birkaç cümle ile onların düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tayfun Kahraman şunu söylüyor, ‘Biz toplum vicdanında suçsuzuz. Talimatla her ne kadar mahkeme karar vermiş ve bizi hükümlü hale getirmiş ise de biz toplumun vicdanında beraat ettik. Biz özgürlüğümüze, toplum vicdanının bize olan desteğinin giderek güçlenmesi ve toplum hafızasının da bu mücadelede asla unutmadan dipdiri canlı kalmasıyla kavuşacağız’ diyor. Yani Tayfun Kahraman, toplum vicdanının özgürlüklere açılan pencere olduğunu, onların özgürlüğe kavuşturacak bir dinamik olduğunu ifade ediyor ve bir talebi var. Diyor ki, ‘Sakın bu toplumun vicdanının sesi hiç susmasın. Daha da güçlensin ve bir an önce özgürlüğümüze kavuşacağımız süreci hep birlikte yaşayalım’ diyor.
“Can Atalay’ın mücadelesine ortak olacağım”
Yine Hatay halkının milletvekili olan, Hatay’ın iradesiyle milletvekili olan Can Atalay, özellikle Hatay’da ve 11 ilimizde meydana gelen depremde, yaşanan felaket sonrasındaki kayıp yurttaşlarımız için bir mücadele başlattığını, sürekli gündeme getirdiğini ifade etti. Ben de ona orada söz verdim. Hatay’a gideceğim. Diğer illerle birlikte bu kayıpların bulunması için kayıp yakınlarının yanında olacağım. Bir milletvekili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir mensubu olan Can Atalay’ın hakkını hukukunu Meclis Başkanvekili olarak koruyup kollamak ve sürdürmek ama onun gasp edilen milletvekilliği hakkını, Hatay’ın milletvekili olma hakkını elinden çalan zihniyete karşı da onun gibi Hatay’da ve çevrede kayıp yakınlarıyla birlikte bu mücadeleye ortak olacağım. Yine özellikle 1 Mayıs’ta anayasal hakkını kullanan, Anayasa Mahkemesi kararıyla 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama hakkı elde eden yurttaşlarımızın bu haklarını kullanmasından dolayı tutuklanan 47 arkadaşımız adına Umut şunu söyledi. ‘Nasılsın, iyi misin’ diye sorduğumda ‘İlk defa gözaltına alındım. İlk defa tutuklandım ama güçlüyüm. Buradaki koşullardan dolayı değil ama haklı olmanın, haklı ve meşru bir mücadele vermiş olmanın getirdiği onuru yaşıyoruz arkadaşlarımızla’ dedi.
“Özgürlüklerine kavuşması için onların sesini paylaşacağız”
Biz de Umut’la birlikte bu onuru ve bu haklı olmanın, meşru olmanın onurunu sizlerle paylaşmak istedik. Aileleri de oradaydı. Aileleri şunu ifade ettiler, ‘Evet, ortada bir suç var ama bu suçu işleyen bizim çocuklarımız değil.’ O suçu işleyen, anayasal hakları gasp edilen ve Anayasa Mahkemesi kararına rağmen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü Taksim’de kutlamak için orada bulunanlara karşı uygulanan orantısız şiddet ve bugün isnat edilen suçun en üst cezasını almış olsa bile, bir gün bile cezaevinde kalmayacak olan bu gençlerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşması için biz de onların sesini siz değerli yurttaşlarımızla, kamuoyuyla paylaşacağız. Daha da ailelerle yan yana olacağız.
“Omuz omuza olacağız”
Yine burada, Bakırköy Kapalı Cezaevi’ndeki iki kadın tutsak arkadaşımızın da bir talepleri var. Koşullar çok zor. Yoksulluk buradaki işleyişi de oldukça etkilemiş durumda ve onların temel beslenme ve temiz suya erişim hakları konusunda, daha doğrusu kendileri için değil ama burada binin üzerindeki kadın tutuklu ve mahkumun en az yarıdan fazlasının hesaplarında bir kuruş bile etkileşim yok. Yani bir kuruş para dahi gelmiyor. İşte onların beslenme ve temiz suya erişim hakları için bizden talepleri var. Biz de bunun gereğini yerine getireceğiz ama hepsi şunu biliyor. Artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve özgürlüklerde, özgür bir Türkiye’de onlarla bu kapıdan el ele, omuz omuza çıkacağımız günlerin çok yakın olduğunu biliyorlar. Biz de biliyoruz. O gün geldiğinde Türkiye’de demokrasinin, insan haklarının ve her şeyden önce adalete olan, yitip gitmek üzere olan inancın tekrar güçlendiği, hak, hukuk, adalet mücadelesinin kazandığı bir Türkiye’de onlarla birlikte yine sizlerle yan yana, omuz omuza olacağız.”