Kobani Davası’nda Kürt Yanlısı Siyasetçilere Uzun Hapis Cezaları
(ANKARA) – Kobani Davası’nda açıklanan kararlar dünya basınında da yankı buldu. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu sanıklara verilen hapis cezaları dış basında, “Kürt yanlısı siyasetçilere uzun hapis cezaları” ifadeleriyle yer buldu.
İngiliz Financial Times gazetesi, davanın 10 yıl önceki sokak protestolarıyla ilgili olduğunu hatırlatarak, “Bir Türk mahkemesi 24 Kürt destekçisi siyasetçiyi birden fazla suçtan suçlu bulduktan sonra uzun hapis cezaları verdi” dedi. Kararın insan hakları savunucularınca, ” Türkiye’deki muhalefeti susturma girişimi olarak değerlendirildiğine” yer verildi.
Reuters’ta yer alan haberde kararın ayrı bir davada kapatılma olasılığıyla karşı karşıya olan HDP ve şu an parlementodaki halefi DEM Parti çevresinde siyasi gerilimlere yol açabileceği savunuldu. Reuters, davanın 2014’deki Kobani olaylarından çok sonra açılmasını da “siyasi bir dava” niteliğine gerekçe yaptı.
Fransız haber ajansı AFP, Selahattin Demirtaş’ın “2014 olaylarında iddia edilen rolü nedeniyle devlet birliğini ve bütünlüğünü zayıflatma dahil olmak üzere onlarca suçtan mahkum edildiğini” aktarırken, karardan sonra bazı valiliklerin gösteri ve yürüyüşleri yasaklaması “sorunlar çıkmasından korkulmasına” bağlandı.
Alman Die Welt gazetesi ise “Kürt siyasetçi Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verildi” başlıklı haberinde, “Kürt siyasetçi Demiştaş 2016’dan beri tutuklu. 51 yaşındaki Demirtaş Kürt yanlısı HDP’nin genel başkanı ve uzun süre Erdoğan’a ciddi bir rakip olarak görülüyordu” görüşünü dile getirdi.
Der Speigel de “Demirtaş’ın, Erdoğan’a siyasi rakip olarak görüldüğünü, 47 suçlamayla karşı karşıya kalıp 42 yıl ile mahkum edildiğini, AİHM’nin daha önce hak ihlal kararı verdiğini, ancak Türkiye’nin bu karara uymadığını” hatırlattı.
ABD merkezli Associated Press ise “Türk mahkemesi, bazı Kürt siyasetçilere 9 ila 42 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Dava 2014 yılında, IŞİD’in Suriye’deki sınır kenti Kobani sınırlarına yaklaşmasına karşın hükümetin tavrını kayıtsız bulup öfkelenen Kürtler’in protestolarına” ilişkin olduğu ifade edilirken, davanın “siyasi bir dava” olarak değerlendirildiği de kaydedildi.